Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Nermin Yıldırım'ın Unutma Dersleri

Nermin Yıldırım, geçmişle, hâtıralarla, bellek ile derdi olan bir yazar. İyi ki de öyle, çünkü başka türlü, bizlere bu kadar yürekten dokunamazdı. Üçüncü kitabı olan Saklı Bahçeler Haritası ile tanıdığım, sonra kentime ne zaman gelse peşine takıldığım, mutlaka bir sarılmadan edemediğim Nermin Yıldırım'ın dördüncü kitabı. Nedense kendisini kitaplarını yazış sırasıyla izleyemedim, ve hâlâ da o niyette değilim. Sanırım biraz hissettiğim yönde izliyorum kitaplarını. Bir kere tehlikeli bir kitap, çünkü herkes yaralarıyla yaşar; üstelik, görünürdeki yaralardan daha derinde, unuttuğu, ya da varlığını bildiği halde hayatında sonradan açılan hiçbir yara ile ilişkilendirmediği, bu yüzden gözünde masumlaştırdığı, ya da gerçekten masum sandığı yaralarla. Dokunmadan derinleşen, karşısına çıkmadıkça çatallaşan, yüzleşmedikçe bürüyen yaralar. En güzel yanlarından biri sizi kendi yangınınızın içine çekerken, dumandan boğulmanıza engel minik nefes alanları yaratması, çünkü Feribe, kendisini

Balzac ve Stefan Zweig

Bir Stefan Zweig hayranı olarak, yaşamına son vermesine ilişkin intizarlarım ile yazdığı biyografilerde hissedilen insan hayatına ilişkin müthiş duyarlılığının beni şaşırtması başabaş gidiyor. Marie Antoinette 'in yaşam öyküsünü okuduktan sonra Zweig'ın özellikle biyografi ile roman arasında bambaşka bir tat bırakan kitaplarına iyice merak salmış ve Balzac, Fouche, Erasmus ve Macellan biyografi kitaplarını valize sığdırıp İngiltere'ye getirmiştim. Balzac, Zweig'ın kelaminden okuduğum üçüncü hayat hikâyesidir. Ve hâlâ aynı düşüncedeyim: bu kişiler yaşamlarını Zweig'ın kelimelerinden okusalardı, her satırının altına imza atarlardı. Zweig, belki onların çözemeden hayata veda ettikleri pekçok bilinmezi, biz okurlar için açığa kavuşturmuştur. İnsanların hayatlarında başlarına gelen şeyler, öngörülemez bir hızda ve sırada geldiği için deneyimlerini, ve bu olaylarla gelişen kişiliklerini o anlarda olayların içinde kestiremezler ve bunun için zamanın akıp geçmesine ihti