Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sakarya'da Bir Akşamüstü

Kentlerin kalbi varsa, bu kentin kalbi çocukluğumdan beri geçip durduğum ama sanki yüzyıllardır oradaymış hissi veren Sakarya 'da olmalı. İş yerimin ve evimin yerleri nedeniyle artık çok sık geçemesem de her yolum düştüğünde beni bir başka etkiler. Bir akşamüstü, saatin akşam olmasına müsaade etmeyen bir güneşin eşliğinde sızlayan ayaklarım çıktı Sakarya yoluna. Sizi önce yoğun, yorgun nefesiyle karşılar burası. Nereye ne kadar lüks AVM'ler açılırsa açılsın, bu eski püskü yer hep kalabalıktır. Gelip geçen gençlik, ellerinde unutulmuş gazetelerle sağa sola seslenen gençlik, eskiden çöplerin yığıldığı şimdi kentsel dönüşüm ile yüzü yenilenen, estetik ameliyat geçiren binalar, sağda solda banklar hepsi de dolu, aşınmış heykeller... derken... Bir insan heykel. Bir maden işçisini canlandırıyor. Çevresinde insanlar. Bir müzik. Ama biraz ilgisiz, pop müzik. Uyandırılmak istenen şey güç ve sabır ise, uymayan bir müzik. Biraz ilerleyince ileride bir sahne kuruluyor. Acaba ne konser

Budala - Sunuş Karşıtı Bir Yazı

Yeniden Dostoyevski . Bir anda soğuyan bahar gününün erken karanlığında. Her yerde aynı şekilde karşımıza çıkan ve büyük romanları tekrar edilse de bir sürpriz gibi kalabalık raflar arasından çıkıveren Budala ile. 'Niyetim bütünüyle güzel bir insanı anlatmaktır.' sözünü okuduğunuzda başta şaşırıyorsunuz. Özellikle Karamazov Kardeşler ve Cinler 'i daha önce okumuşsanız. Bu romanlar sadece kötülükten bahseden kitaplar olmadığı halde sizde bıraktığı izlenimler öylesine güçlüdür ki, o yaşantılar, pek betimlenmediği için sizin yarattığınız odalar, eski ahşap, öfkeyle parlayan sözler, yılgınlıkla tutunamayan ömürler etrafınızı sarar ve 'bütünüyle güzel' kelimelerinin aydınlığını seçemezsiniz. Bu iki kelimenin yarattığı önyargı inanılmazdır. Belki de bu yüzden kitap arkasındaki metinleri, Önsöz leri, Sunuş ları hiç okumamak gerekir. Kitap kapağındaki resim bile bir yönlendiricidir. Yayıncının kapak resmi seçimindeki kriterler, yazarın sunmak istediği veya çoktan

Mutluluk

... elimizde . Bir kez daha. Her yerde söylenir ki para pul mal mülk (hep de bu ikili sözcüklerden ibaret şeyler) mutluluk getirmez , diye; ama hep de bunlardır akıllarda olanlar. Bunlarsız hayatlarında mutsuzlukla boğuşur insanlar, mutsuzdurlar veya öyle zannederler. Mutluluk eşiği diye bir kavramın varlığı daha önce ispatlanmıştı ( Minnesota University ). Yine de insanlar sosyal karşılaştırma ölçütü nü kullanarak mutluluklarını sınırlamaya devam ediyor ( Massachusetts Institute of Technology ). ( 'Mutluluk, diğerlerinin ıstırabı düşünüldüğünde hissedilen heyecandır.' A. Bierce) Şimdiyse mutluluğun genleri üzerine kanıtlar bulunuyor ( University of California ). OXTR (Oksitosin reseptör geni) stres ve depresyonla başetmede en önemli özelliklerle ilişkili. Bu özelliklerden kasıt, hayata pozitif bakış, kendine güven, hayatınız üzerindeki kontrolün sizde olması. Oksitosin ayrıca sadakat, annelik, kaygı gibi değişik durumlarda da etkin. Beyinde bir olumlu duygular etkinlik b

Kuyucaklı Yusuf

Bir ilk roman olan Kuyucaklı Yusuf , şu cümleyle açılır.   1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın'ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünü eşkıyalar bastılar ve bir karı kocayı öldürdüler. Bu ilk cümleyle nasıl bir romanla karşı karşıya kaldığınızı tahmin edebiliyorsunuz: gerçekçiliğin tokat gibi çıplak ve acıların bir seferde yaşanıp bitivermesiyle içinizde isyanlar uyandıracak bir roman sizi bekliyor. Tüm roman cinayet mahallinde ana babasının yanında sessizce, başparmağı kesik halde bekleyen bu çocuğu bir daha hiç anmadığı halde sürekli yaşatacak, okurun gözünün önüne getirecektir. Yusuf kendisini alıp evine götüren, onu bir oğul gibi büyüten Kaymakam'ın evinde yaşayacaktır. İnsan ruhu ve duygularına, düşüncelerine dair yüzlerce betimleme ve tahlil okuduğum Proust 'tan sonra Sabahattin Ali'nin gerçekçi, yalın, basit dili, bir bahar ayazında, öğle vaktindeki gök kadar temiz ve mavi göründü bana. Edremit ve yaşadıkları muhit, Osmanlı yönetimi