Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Günindi Mektupları

"Bu hasrette        madde var                   madde!" Sen bunu okurken ben çok uzaklarda olacağım, diye çok söylenmiş ya.. Evet, sen bunu okurken ben çok uzaklardayım, ama kalbim yakın, ben daha da yakın.. Sen bunu okurken buraya bahar gelmiş olur belki, kara buza doyduysa artık Tabiat Ana. Bazı sebzeler göz kırpmaya başlar ürkek ürkek tezgâhlarda, bahar meyveleri gelir kurulur baş köşelere, gelen geçen 'daha erken,' diye küçümsese bile. Bilirler ki, artık bir akın başlamıştır ve durdurulamayacaktır, baharın, Diriliş 'in akını, önüne her türlü ölü toprağı kara bulutu katıp bir çığ gibi büyüyen, ardında tazecik filizler, çiçekler, Mayıs meltemleri ve bülbüllerle gelen. Güneş kentimde daha uzun kalmaya heveslenir bakarsın, kuşlar da daha çok cıvıldamaya.. Bol salçalı, narçiçeği renginde karakış yemeklerinden, şıpsevdi, 2 günde bitiveren şeffaf zeytinyağlılara geçmiş oluruz belki. Bitmez tükenmez gecelerde ikişler kere demlenen çaylar yerine  altın limo

Kitap Bağışı

BU YAZIDAKİ KİTAPLARIMIZIN HEPSİNİN BAĞIŞI SONLANMIŞTIR. DİĞER BAĞIŞLAR İÇİN "BAĞIŞ" ETİKETİ ALTINDAKİ YENİ YAZILARA BAKINIZ. Her taşınmamda, kitaplığımı şöyle sıkı bir elemeden geçirir, 'başkaları da okusun' niyeti ağır basarak, en kıyamadıklarım hariç, pekçok kitabımı ayırırım. Bu şekilde 3 kere topluca kitap bağışladım. Bu yıl blogun da varlığıyla, daha uzaktaki insanlara erişmek istiyorum. Kitapların listesini aşağıya ekliyorum. 15 roman, 10 bilimsel kitap, 15 inceleme. İstediğiniz kitap hangisiyse, bu postun altına o kitabın liste numarasını yazmanız yeterli . Ancak önce 'Bu siteye katılın' düğmesini tıklamanız gerekiyor, çünkü e-mail adresinizi yazmanız istenecek. Üye olunmadan yapılan istekler 'anonim' gözükeceklerinden, dikkate alınmayacak.  Bir kişiye en fazla 5 kitap gönderebileceğim. Kargoyu karşı ödemeli yollamaktayım ve beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum, şubeye bir sürü kitap taşıyacağım çünkü. Haydi başlayalı

KUVÂYİ MİLLİYE

Ne ah edin dostlar, ne ağlayın! Dünü bugüne, bugünü yarına bağlayın! diyen şiirler, boyaları kahraman tablolar lâzımdı onlara; Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; ... Çok sözler edildi onlara dair ve onlar için: zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur, denildi. Ateşi ve ihaneti gören gözlerle açılır bu destan. Memleketi yabancılara satanlar, yan gelip ölülerin üzerinde yatanlar la da hemen karşılaşıveririz. Bir yerlerden hatırlarız onları, biliriz. Ovalarımız nehirlerimiz uzun dişli İngiliz'i , büyük, âşık ölülerimiz İtalyan'ı, Seyhan ve Ceyhan, ve kara gözlü Yürük kızı mavi üniformalı Fransız'ı görmüştür.  Düşman Antep'e girince ağaçtan indirdikleri bir genç, önünde beliren kara bir yılanı bir kurşun buluverince ömrünün ilk idrakiyle yiğit olmuş, eskiden bir tarla sıçanı gibi yaşıyorken, cesaretiyle, desteğiyle nam salmıştır. İstanbul feryâd eder, 919 yazında, dört düvele teslim ettiler bizi ,

Yakalanan Zaman

Benimle birlikte Amerika'nın topraklarını, okyanusun göğünü, Ege kıyılarını, Anadolu'nun göbeğini dolaşan Kayıp Zamanın İzinde serisinin ikinci cildinin kapanış sahnesidir bu son kitap. Bir buluşmadır, bir kesişmedir ve bir düğümleniştir. Yalnızca ismi bile kendisi için aslında en büyük engeli oluşturur; büyük bir beklentiyle açarsınız ilk sayfasını, çünkü Zaman , asla yakalanamadığı için durdurulamaz ve insanoğlunun en büyük dertlerinden biridir. Yanına hapsettiği Albertine 'in yitişinin ardından, hakkında pek de bir şey bilmediğiniz Birinci Dünya Savaşı 'nın yaklaşan havası siner Paris'in üzerine; ve nihayetinde gelip Avrupa'nın kapısını çalar. Hayır, sanmayın ki savaş felâketlerinin, tıpkı zihninizde canlandığı gibi kentlerdeki yıkımını, halk üzerinde yarattığı kıyımı okuyacaksınız. Tam tersine. Savaşı, sadece insanların fikirleri üzerinden takip edeceksiniz, bu ilginç bir yaklaşımdır; sinemanın ve savaş hikâyelerinden beslenen tüm sanatların ilk ad